Çalışan anne olmak birçok duyguyu içinde barındıran geniş kapsamlı bir haldir. Bu olumlu olumsuz duyguları dengede tutmaya çalışırken bir yandan da kendine, eşine, çocuğuna ve sosyal hayatına vakit ayırıp bu ilişkileri de sağlıklı bir şekilde yönetmeye çalışmaktadır. Dengeden ibaret olan bu durumu kontrol etmek çoğu zaman zorlayıcı ve yıpratıcı olabiliyor birçok anne için. Bunların sonucunda yetersizlik duygusu ön plana çıkabilmektedir.
Çalışan Annelerin Karşılaştığı Zorluklar
Çalışan annelerin sorunlarından biri çoğunlukla anneliği yeterli düzeyde yapamama korkusudur. Yetersizlik duygusu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Çalışan annelerin karşılaştıkları zorlukları sıraladık.
- Toplum Baskısı: Anneler için genel kanı işten ziyade annenin çocuğuna bakması gerektiğidir. Aynı zamanda anne olmayı tercih eden kadın hep pozitif düşünmesi gerektiği ve olumsuz düşünmemesi gerektiği ile alakalı bir yargı vardır. Annenin duygularını ifade edebileceği alan açılmadığı gözlemlenmiştir. Duygularınıza alan açarak ve bu duyguları kabul ederek yaşanılan stres ve kaygı seviyesi azalacaktır.
- Ev Sorumlulukları: Çalışan anneler sadece iş hayatından sorumlu olmuyorlar, evde de bir çok sorumlulukları olmaktadır. Ev işleri ve günlük rutinde yapmaları gereken bir çok sorumlulukları bulunmaktadır. Bu yükü hafifletmek adına evdeki diğer bireylerin görev paylaşımı ile sorumluluk almalarını destekleyerek bu duruma hem yardımcı olmaları hem de aile bağlarının güçlenmesine yardımcı olmaları desteklenebilir.
- Mükemmel Olma Çabası: İş, ev, çocuk sorumluluklarını bir arada götürmeye çalışmak sizi zihnen yorabileceği gibi her şeyi kusursuz yapmaya çalışmak bitkinde düşürebilir. Her alanda mükemmel olamayacağınızı kabul ederek devam etmek size daha iyi hissettirecektir.
- Çocuğa Karşı Sorumluluklar: Anne ve çocuklar arasında güçlü bir bağ olduğu bilinmektedir. Bu bağ doğrultusunda anne ve çocuğun sağlıklı vakit geçirmesi ve aralarındaki sevgiyi pekiştirmeleri gerekmektedir. Bu saatlerce çocukla oyun oynamak gerektiğini düşündürmesin, verimli bir 10 dakika bile hem anneye hem çocuğa iyi gelip rahatlatacaktır.
İş ve Çocuk Dengesini Sağlama Yöntemleri
İş ve çocuk arasındaki dengeyi kurmak bazen zorlayıcı olabilir. Bir anne, çocuğuna vakit ayırmak için elinden geleni yapsa da, çocuğunu evde bir bakıcı veya aile büyüğüyle bırakmak zorunda kaldığında, tüm bakımını üstlenemediği için kendini yetersiz hissedebilir. Bu yetersizlik hissi, beraberinde “suçluluk duygusunu” da getirebilir. Suçluluk duygusu, annenin çocuğuyla sağlıksız bir iletişim kurmasına yol açabilir. Örneğin, her akşam çocuğuna oyuncak getirmek, hem çocuğunu hem de kendini rahatlatıyormuş gibi görünebilir; ancak bu davranış, uzun vadede sağlıklı olmayan bir iletişime dönüşebilir.
İş ve çocuk arasındaki dengeyi sağlıklı devam ettirmek için şunlara dikkat edebilirsiniz.
- Aile Takvimi Oluşturma: Uygun olunan zamanlar için (akşam veya akşamüstü) aktivite programlaması oluşturarak haftalık plan yapmak. Bu aktiviteler arasında yap boz yapmak, yürüyüşe çıkmak, kutu oyunları oynamak gibi etkinlikler olabilir. Böylelikle hem her şeye karşı hazırlıklı olursunuz hem de beklenmedik olayları önleyebilirsiniz. Bu da size zaman kazandırır. Çocuğunuzla geçirdiğiniz sürenin verimliliğini arttırmak için, Çocuğunuzla oynarken kendinizi tamamen oyuna vermeniz telefon, tablet, televizyon ile ilgilenmemeniz önemlidir.
- İş Yoğunluğunuz Fazla İse: İş yükünüz fazla ve ailenize kendinize vakit ayırmakta sıkıntı yaşıyorsanız iş vereninizle bu durumu konuşup çözüm arama yoluna gidebilirsiniz.
- Kendinize Zaman Ayırın: Kendinizi iyi hissettiğinizde daha iyi bir eş, daha iyi bir anne ve daha iyi bir çalışan olursunuz. Kendinize zaman ayırmak, keyifli bir ruh haline sahip olmanızı sağlayacaktır. Örneğin dinlendirici bir banyo yapabilir, kitap okuyabilir veya zihinsel olarak zenginleşmek için hobilerinize zaman ayırabilirsiniz. Kendinize zaman ayırdığınızda anın tadını çıkarmaya çalışmak suçluluk duygusundan uzak kalmak için kendinize sık sık şunu hatırlatın ‘’ben kendimi ne kadar iyi hissedersem çocuğuma da o kadar verimli ve sabırlı olurum’’.
Çalışan Anne İçin Okul Süreci: Kaygılı Anneler
Anne, doğum sonrası işe geri dönme sürecinde birçok kaygıyla karşı karşıya kalabilir: “Çocuğumu kime bırakacağım? Bıraktığım kişi benim gibi bakabilir mi? Çocuğum okula ya da kreşe başlayacak, buna alışabilecek mi? Annesinden uzun süre ayrı kalmak onu nasıl etkileyecek? Ben bu duruma ne kadar hazırım?” Bu sorulara süreç içinde yanıt bulmak mümkün olsa da, öncelikle annenin okul veya kreş fikrine kendini hazırlaması ve çocuğu da bu süreçle ilgili bilgilendirmesi, kaygılarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Özellikle kaygılı anneler, çocukları okula ya da kreşe gitmeye hazır olsa bile kapıda bekleme eğiliminde olabilirler. “Ya beni isterse? Ya ağlarsa? Hemen burada olmalıyım.” düşüncesi, farkında olmadan annenin kaygısını çocuğa yansıtmasına neden olur. Bu tür korumacı ve aşırı kaygılı tutumlar, ayrılma sürecini zorlaştırabilir.
Annenin, çocuğun okula başlama sürecinde iş planlamasını yaparak oryantasyon sürecini sağlıklı bir şekilde desteklemesi önemlidir. Okul saatini kademeli olarak artırarak ilk haftayı tamamlamak, hem anneyi hem de çocuğu yormadan sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlar.
Çalışan Annelerde Psikolojik Sağlamlık
Zor koşullara, olumsuz olaylara, çok üzücü durumlara, baskı ve stres durumlarına uyum sağlayabilme, uygun baş etme yolları bulma, çözüm yolları geliştirebilme, olay geçtikten sonra kendini toparlama, eski haline dönebilme kapasitesine psikolojik sağlamlık denilmektedir.
Çalışan annelerde psikolojik sağlamlığı arttırmak için öneriler şunlardır.
- Alternatif Bakış Açısıyla Görme: Çalışan annenin stresli durum ve stres tetikleyicilerinin farkında olması ve burada kaygılı düşüncelerinden tetiklendikleri ve dengelenmekte zorlandıkları kısımları kabul etmeye çalışıp alternatif bakış açısı geliştirmek önemlidir. ‘’bir başkası bunu yaşasaydı çözüm için başka ne önerebilirdim’’ şeklinde sorular yöneltebilirsiniz kendinize.
- Olumlu Düşünme: Yaşamımızda olumlu düşünmekte çoğu zaman zorlansak da, negatif düşünceden uzaklaşıp olumlu düşünceye yaklaştığımızda zorlukları aşma kapasitemiz de bir o kadar artacaktır. Karşılaştığınız krizleri nasıl fırsata çevirmeniz gerektiğini düşünüp yaratıcı olmaya çalışabilirsiniz. Örneğin işten geldiniz ve çocuğunuz oyun oynamak istiyor fakat misafiriniz gelecek evi toplamak zorundasınız. Çocuğunuzu tek oynaması gerektiği konusu ile ikna edip vakit kaybetmek yerine yaptığınız işe onu da dahil edecek şekilde yönlendirebilirsiniz. (yastıkları yerine koyma yarışı, oyuncakları sepete basket atma oyunu gibi)
- Sosyal Desteğe Açık Olmak: Sosyal destek, psikolojik dayanıklılığın temel bir unsuru olarak kabul edilir. Sağlam sosyal ilişkiler, bireyin zorlukları aşma kapasitesini artırır. Planlamanızı sağlıklı bir şekilde yapıp güvendiğiniz insanlarla beraber vakit geçirmeniz moralinizi yükseltip motivasyonunuzu arttıracaktır.
Çalışan annelerin en yaygın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Çocuğa bakım verecek güvenilir birini bulmak en yaygın zorluklardan biridir. Yakın akrabaların bakım vermeleri koşulunda ise ilişkilerde yaşanacak olası çatışmalar, annenin bebeğine bakmak için işten ayrılması durumunda ise ekonomik sorunlar ya da yeniden iş bulma sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliyorlar.
Çalışan anneler suçluluk duygusuyla nasıl başa çıkabilir?
Çocuğumla az vakit geçiriyorum yeterince iyi bir anne değilim. Gibi söylemlerle fazlaca karşılaşırız çalışan annelerde oysa ki şu unutulmamalıdır iyi bir anne olmak çocuğunun sürekli yanında olmak demek değildir. Günde yarım saat bile olsa verimli oynayabilmek duygu alışverişin de bulunmak, onun istediği gibi koşup zıplamak çocuğun duygusal gelişimine önemli katkı sağlayacaktır. Zaman ayıramayacak kadar zorlanıyorsanız yardım istemekten utanmayın, her şeyi mükemmel yapabileceğiniz düşüncesinden uzaklaşmaya çalışın.