İlişkilerde Kıskançlık
Yakın ilişkilerde görülen kıskançlık duygusu en güçlü, yaygın ve yıpratıcı duygulardan biri olarak değerlendirilmektedir (Aune ve Comstock 1991). Kıskançlık; önem verilen bir ilişki içersinde bireylerin ilişkinin yitirileceğine ya da bozulacağına yol açabileceğini düşündüğü bir tehlike algılaması sonucu verdikleri karmaşık bir tepkidir. En bilinen tanımıyla kişinin devam eden ya da bitmiş bir ilişkisindeki partneriyle üçüncü bir kişinin ilişkisinden kaynaklı yaşadığı duygusal bir tepkidir. İlişkinin biteceği ya da üçüncü bir kişinin varlığı kişi için bir tehlike olması nedeniyle artan, öfke, mutsuzluk ve korku duygularıyla kendini gösteren duygusal ve tepkisel karmaşıklıktır. Bryson’a göre (1991) bireyler kıskançlıkla baş etme yöntemlerini iki temel güdü doğrultusunda belirlemektedirler ilişkiyi koruma ve benlik saygısını korumaya çalışmaktır. Kıskançlığın içerdiği duygular, acı, öfke, korku, keder, aşağılanma duyguları iken kıskançlığın içerdiği düşünceler, kendini suçlama rakiple kendini karşılaştırma, kendine acıma ve fizyolojik belirtiler şeklinde görülür. Kıskançlık durumunda kadınlar daha çok duygusal, erkeklerse saldırganlığa daha eğilimli ve fiziksel tepkiler göstermektedirler. Kıskançlık, düşük benlik saygısı ve yetersizlik duygularının bir sonucu olarak ortaya çıkabildiği gibi ilişkinin türü, süresi, ilişkisel doyum gibi ilişkisel ve eşin fiziksel çekiciliği, kültür gibi durumsal değişkenler de kıskançlık üzerinde etkilidir. Bağlanma stillerinin de kıskançlıkla ilişkisine bakıldığında güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, romantik ilişki yaşadıkları partnerlerine yakınlaşabilmekte, uzun süreli ilişkiler kurup partnerlerine güvenmektedirler. Kaçınan bağlanma stiline sahip bireyler, partnerlerine yakınlaşmaktan rahatsız olurlar, partnerlerine güven problemleri yaşarlar. Kaygılı, kararsız bağlanan kişilerin ise yakın ilişki kurmakta başarısız olduğu görülmektedir. Bu kişiler takıntılı bir şekilde sık sık partnerlerinin onları sevmediğinden, değer vermediğinden ve onunla birlikte olmak, kalmak istemediğinden endişelendiklerinden kıskançlık büyük bir sorun olabilmektedir.
Özetle kıskançlığı, kişinin davranışları, duyguları ve düşüncelerinin kombinasyonu olan içsel ve dışsal öğelerin bulunduğu karmaşık bir tepki olarak tanımlayabiliriz. Madran (2008), kıskançlığın en belirleyici değişkeni, durumsal değişkenlerden yola çıkarak kıskançlığı durumsal ve cinsel olmak üzere ikiye ayırmıştır. Cinsel kıskançlığın tetikleyicileri cinsel aldatmanın açığa çıkması, cinsel yaşamın sıklığında azalma , cinsel anlamda artan istek ve duyguların abartılı bir şekilde açığa vurulması, cinsel isteksizlik sayılabilir.
Duygusal kıskançlığın tetikleyicileri ise ilişkisel doyumsuzluk ve aşkın yitimi, duygusal ihmal, zaman geçirmede isteksizlik, düşüncesiz davranışlar sergileme, suçlayıcı, kaygılı bir iletişim tarzıdır. Bir ilişkide kıskançlığın ilişkiyi hangi düzeyde ve ne şekilde etkilediği, kişinin kıskançlıkla baş etmesinde nasıl bir yöntem seçtiğine göre değişim göstermektedir. Kişinin kıskançlık yaşaması durumunda yapıcı yöntemler kullanması kıskançlığın ilişkiye zarar vermesini engellemektedir. Ancak yıkıcı yöntemler seçmesi durumunda ilişkide ciddi hasarlar meydana getirmektedir.
İlişkilerde Kıskançlık Duygusuyla Başa Çıkma
Kıskançlık etkileri de kıskançlığın ne düzeyde yaşandığı, ne şekilde ifade edildiği, nasıl ortaya çıktığı, ortaya çıktıktan sonra hangi baş etme yönteminin kullanıldığına göre olumlu veya olumsuz olabilmektedir. Bazen kıskançlık, kişinin ilişkisine yönelik tehlikelere karşı ilişkisine sahip çıkmasını, ilişkisi için daha fazla emek harcamasını sağlamaktadır. Kıskançlığın ilişkide olumsuz etkiler bıraktığı, ilişki sorunları yaşanmasına ve evlilikte boşanmaya neden olduğu bilinmektedir. Algılarımız, inançlarımız, hedeflerimiz, beklentilerimiz, duygu ve değerlerimizden etkilendiği için kişiye özgü olarak değişim gösterir. Yaşadığımız kıskançlık da algılarımızla ilgili olduğu için kişisel farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar bazı kişilerde kıskançlığın ilişkiyi olumlu, bazı kişilerde de olumsuz etkilemesine yol açabilmektedir. Güvensizlik, düşük benlik saygısı gibi içsel öğelerin daha belirgin olduğu şüpheci kıskançlık türünün kötü; ilişkinin istikrarını etkileyen gerçek bir tehdit olayına tepki olarak ortaya çıkan, dışsal öğelerin daha fazla olduğu, ilişkiyi korumaya yönelik olan tepkisel kıskançlık türünün iyi olduğunu söyleyebilsek de nasıl etkisi olacağı ilişki özelinde değerlendirilmelidir.
Bir cevap yazın